İnkaların Diyarı Peru: İnka Yolu Yürüyüşü ve Machu Picchu

Bir önceki yazıda Kasım ayının son 2 haftasında yaptığım Peru gezisinin Lima, Arequipa, Puno ve Cusco şehirlerini kapsayan ilk kısmından bahsetmiş ve bolca resim paylaşmıştım. Bu yazıda ise gezinin belki de en etkileyici kısmı olan İnka Yolu Yürüyüşü’nden ve Machu Picchu’dan bahsedeceğim ve yine bolca fotoğraf paylaşacağım.

İnka Yolu Yürüyüşü günde sadece 200 kişininin (yük taşıyan porter’larla beraber 500 kişi) yapmasına izin verilen ve özel izne tabi olan 4 günlük bir yürüyüş. Bu nedenle çok önceden gereken izinleri almak ve yer ayırtmak gerekiyor. Ayrıca yürüyüş patikalarının bakımı nedeniyle Şubat ayında bu yürüyüşe izin verilmiyor. Peru’nun milli serveti sayılan bu yürüyüş patikalarını korumak amacıyla sivri uçlu yürüyüş batonlarının kullanımı da yasak bu yolda (yürüyüş batonlarının uçlarına plastik aparatlar takılabiliyor).

Yürüyüş çok yüksek irtifalarda yapılıyor (2.400 – 4.215 metre arası) ve iniş çıkışlı 49 km’lik rota uzunluğu nedeniyle oldukça zorlayıcı. Yürüyüş süresince modern hayattan çok uzak şartlardaki kamp alanlarında çadırlarda kalıyorsunuz ve tuvalet / duş imkanları da son derece sınırlı. Ancak tüm bu zorlukların karşılığında muhteşem bir doğa ve kültür tecrübesi sunuyor bu yürüyüş size.

İlk günkü kamp alanımız.

Yürüyüş esnasında ormanlardan, tundra bölgelerinden, doğal tünellerden, İnka medeniyeti kalıntıları arasından geçiyorsunuz. Yolun büyük bir kısmında ise bulutların üstündesiniz. Sabah uyandığınızda gördüğünüz ilk şeyin altınızda gözüken bir bulut havuzu olduğunu hayal edin. İşte böyle tecrübeler sunuyor size bu yürüyüş. Yolun sonunda ise dünyanın 7 harikasından biri olan Machu Picchu’ya ulaşıyorsunuz. Özetle, yaşattığı tatmin hissi ve yürüyüş süreci boyunca düşündürdükleriyle insanın hayatında çok derin izler bırakan tecrübelerden biri İnka Yolu Yürüyüşü.

Sabahları böyle manzaralara uyanabilirsiniz.

Bu yürüyüşü tek başınıza yapmanıza izin verilmiyor ve tur rehberleri eşliğinde ilerlemek mecburi. Biz de turu, bu hizmeti sunan en iyi 3 firmadan biri olan SAS Turizm‘den aldık ve oldukça memnun kaldık. Turizm acentaları arasındaki fiyat farkının nedeni; yürüyüş boyunca sundukları yemek ve kamp ekipmanlarının kalitesi denebilir. Kimi acentalar yürüyüş süresince yanlarında portatif tuvaletlerini dahi taşıyorlar (bu denli lüksün ve rahatlığın İnka Yolu Yürüyüşü’nün kültürüne ve anlamına çok uygun olduğunu düşünmüyorum).

Tur rehberimiz Fred, “en hijyenik ve rahat” tuvaletin doğanın kendisi olduğunu yürüyüş boyunca sürekli tekrarladı.

4 günlük yürüyüşün hemen öncesindeki akşam SAS Turizm acentasının ofisinde buluştuk ve acenta tarafından yürüyüş grubuna 1 saatlik bir yürüyüş bilgilendirmesi yapıldı.

4 günlük rotamız.

Yürüyüş grubumuz Amerika’dan 6, Yeni Zelanda’dan 2, Avustralya’dan 2, İngiltere’den 1, Türkiye’den 3 gezgin ve tur rehberimiz Perulu Fred’den oluşan 15 kişilik bir gruptu. Gruptaki hemen herkesle 4 gün boyunca çok yakın arkadaş olduk, çok güzel dostluklar kurduk ve anılar biriktirdik.

Yeri gelmişken kişisel fikrimi söyleyebilirim. Seyahat etmenin (turist değil, gezgin olmanın) en büyük 3 mutluluk nedeni:

• Yeni insanlarla tanışmak, dostluklar kurmak, her ülkede kalacak bir ev edinmek.
• Yeni “şeyler” denemek: Farklı yemekler, gelenekler, davranışlar olabilir.
• Esnek olmayı, tahammül etmeyi, farklı açılardan bakabilmeyi öğrenmek (bunun sınırı yok).

4 günlük yürüyüş süresince yaşadıklarımızın ve hissetiklerimizin sınırı yok, hepsini bu yazıya sığdırmak da malesef imkansız. Aşağıda yürüyüşün en güzel anlarından fotoğraflar paylaşarak size İnka Yolu Yürüyüşü’nü ve Machu Picchu’yu az da olsa hissetirmeye çalışacağım.

Yürüyüş grubumuzdaki arkadaşların bize taktığı isim: “The men from Turkey”. Soldan sağa ben, Ahmet, Recep

15 kişilik yürüyüş grubumuz ve yolda ekipmanlarımızı taşıyarak bize eşlik eden porter’lar. Her porter, kilolarca kamp ekipmanını ve yükü taşıyarak aynı yürüyüşü defalarca gerçekleştiriyor. Tüm yürüyüş boyunca sayısız kere, yaptıkları işin zorluğundan bahsedip dünyanın ekonomik düzenini sorguladık. İnka Yolu Yürüyüşü’nü kendi kamp ekipmanlarınızla ve rehbersiz yapmanıza izin verilmiyor.

İnka Yolu Yürüyüşü’nün en yüksek noktası olan Warmiwanuska geçidi tam 4215 metre. (Ölü Kadın Geçidi – Dead Woman’s Pass)

Yürüyüşün en yüksek noktasına ulaşabilmek için sabah 5.30’da uyanıp hızlı bir kahvaltının ardından yola çıkıyorsunuz ve 4 saat boyunca yokuş çıkıp 700 metre yükseliyorsunuz. Zirveye vardıktan sonra grubumuzla zafer pozu veriyoruz. Bu noktadan sonra tam 2 saat sürecek bir inişle beraber 500 metre alçalacağız. Bu arada şu notu düşeyim: Yokuş inmek, çıkmaktan daha zorlayıcı olabiliyor. İniş boyunca dizlere çok ciddi yük biniyor. Bu nedenle yürüyüş batonlarını doğru olarak kullanmak hem dize olan baskıyı azaltıyor, hem de dik inişlerde dengenizi korumanızda yardımcı oluyor. İnka Yolu Yürüyüşü’nü ve benzer doğa yürüyüşlerini yapacak olanlarına yürüyüş batonu edinmelerini ve doğru kullanımını öğrenmelerini çok şiddetle tavsiye ederim.

Yolun büyük bir kısmında bulutların çok üzerindeydik.

Yürüyüşün kimi bölümlerinde dar patikalarda uçurumun kenarında ilerliyorsunuz. Bizim yürüyüşümüz esnasında şans eseri hiç yağmur yağmadı (son gün dışında), ancak ıslak taşlar üzerinde çok daha tehlikeli olabilirdi yürüyüşün bazı bölümleri.

İnka Yolu boyunca karşımıza çok sayıda İnka harabesi çıktı. Hepsi son derece etkileyiciydi. İşte onlardan biri.

Gündüzleri sıcaklık 10-20 derece arasında değişse de geceleri (özellikle 4000 metre yükselikte kamp yaptığımız 2. gece) son derece soğuk olabiliyor (0 derece civarı). Sıfırın altındaki soğuklar için tasarlanan uyku tulumları ile soğuğu çok hissetmiyorsunuz. Görüntü 3 kişilik çadırımızın içinden.

Yoldaki eşsiz manzaralardan biri. 4 gün boyunca benzer manzaralar eşliğinde yürüyorsunuz. Aşağıda benzerlerini paylaşıyorum.

Yürüyüşün son günü (4. gün) öğlen saatlerinde aştığınız tepenin ardından karşınıza çıkan eşsiz ve insanı soluksuz bırakacak güzellikteki Machu Picchu manzarası

Machu Picchu antik bir İnka şehri. 2007 yılında Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri olarak seçilmiş.

And Dağları’nın zirvelerinin birinin üzerinde 2.360 metre yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde kurulmuş olan Machu Picchu Peru’nun Cusco şehrine 88 km mesafede. Şehir, İnka hükümdarı Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilmiş.

Machu Picchu Güney Amerika’nın en çok turist çeken yerlerinden biri. Machu Picchu’yu günde ortalama 2.000 kişi ziyaret ediyor. UNESCO ise harabelerin zarar görmememesi için bu sayının en fazla 800 olmasını talep ediyor.

Machu Picchu dağının eteklerinde bulunan Aguas Calientes köyünden bir görüntü. Machu Picchu harabelerine bu köyden sonra 8 km lik bir otobüs yolculuğu veya yaya olarak olarak ulaşmak mümkün.

Bu yazıyı okuyan ve sağlık durumu müsait olan herkese – yaşınız kaç olursa olsun – bu eşsiz tecrübeyi yaşamayı öneriyorum. Bugüne kadar gezip gördüğüm yerler ve yaşadığım gezi tecrübeleri içerisinde en unutulmazlarından biriydi benim için, eminim sizin için de öyle olacaktır.

Bu eşsiz Peru gezisinin ardından, 3 haftalık bir dinlenme molasının ardından – bu dinlenme molasını yaşadığım şehir olan Dublin’e geri dönüp işyerinde çalışarak geçirdim 🙂 – Arjantin ve Şili’yi kapsayan 2 haftalık Patagonya gezisi yaptım. Patagonya içerisindeli Torres Del Paine milli parkında 4 gece 5 günlük W Circuit ismi verilen ve oldukça zorlu (günde 25-30 km inişli çıkışlı yürüyüş ve rüzgara karşı mücadele) bir doğa yürüyüşünü gerçekleştirdim. Patagonya seyahatinin anılarını ise bundan sonraki yazılarda paylaşacağım.

Sevgiyle kalın.