2015 Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz Asya gezimizin ikinci yarısını Kuzey Tayland’a ayırdık. Gezimizin ilk yarısına ait...
Okyanusun ötesi… San Francisco
Cemal BüyükgökçesuUzun süredir Keşfet’e yazı yazamıyordum. Okyanusun ötesindeydim çünkü 10 gün kadar.
İş için San Francisco’ya gittim, bu ziyareti 3 günlük New York tatiliyle de birleştirince bir süre ihmal etmiş oldum blog’umu.
San Francisco’ya Google Analytics zirvesi için gittim. Başka bir yazıda Analytics zirvesinden izlenimlerimi (gizlilik dolayısıyla paylaşabileceğim ölçüde) ve son günlerdeki önemli gelişmeler ışığında web analitiğini burada değerlendireceğim. Bu yazı dizisinde sadece Amerika izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Dublin’den San Francisco’ya doğrudan uçuş yok. New York üzerinden aktarmalı uçuluyor. Continental Havayolları ile uçtum, ancak uçuştan çok memnun kalmadım. Koltuk aralıkları (Boeing ile uçmanızı önermem), yemekler ve hizmet vasattı. THY’nin niçin Avrupa’nın en iyi havayolu seçildiğini anlamak isteyenler Continental ile uçabilir mesela. Bir başka arkadaşımdan öğrendiğime göre, Virgin Havayolları Amerika uçuşlarında İnternet hizmeti sunuyormuş. Sadece bu hizmetten ötürü bir sonraki uçuşumda Virgin’i tercih edebilirim.
Şunu da belirtmekte fayda var. Dublin’den çıkarken Amerika’ya gidecek yolcuların kapısı ayrı. Çünkü ABD’ye giriş Dublin’de yapılıyor. Diğer bir deyişle, sınır kontrolü Dublin Havaalanı’nda. ABD’ye girerken herhangi bir kontrolden geçilmiyor. Yani ABD, Dublin Havaalanında kendine özel bir bölge tahsis etmiş ve tüm kontroller Amerikan görevliler tarafından yapılıyor. Tüm ülkeler benzer bir uygulamaya geçse nasıl bir tablo olur merak ediyorum.
San Francisco mu , New York mu derseniz San Francisco derim. Daha özgür geldi çünkü bana. Açık alan daha fazla, kocaman bir sahili olan tatil yöresi gibi. Ama en önemlisi belki de, tepeleri, köprüleri, sahil lokantaları, havasıyla İstanbul’a benziyor. Beni bilen bilir, İstanbul’a benzeyen tüm şehirleri severim.
Amerika’da New York dışındaki şehirleri ziyaret edecek olanlara mutlaka araba kiralamalarını öneririm. 4 gün için çok ucuz fiyata 2011 model bir Toyota Corolla kiraladım. Arabanın deposunun da 30 dolara dolduğunu düşünürseniz, son derece ucuza ulaşım ihtiyacını çözdük. Özellikle Google kampüsünün şehir merkezine 50-60 km uzakta olduğunu düşünürsek, araba kiralamak son derece efektif oldu. Bu sayede, iş çıkışı ve haftasonu şehir merkezi dışında da birçok yeri gezebildim.
San Francisco’yu ziyaret edeceklere önerilerim şunlar:
- Güneş batarken Golden Gate Bridge‘den geçin. Sahilin karşısındaki sahil restoranlarından birinde oyster yiyin.
- Fisherman’s Wharf bölgesini de mutlaka görün. Benim favorimdi. Burada da “oyster” veya In-N-Out ‘da Burger’da hamburger yiyebilirsiniz. (Kobe Bryant çok uğrarmış.) Ama daha turistik olduğundan fiyatlar biraz daha pahalı. Burada “Aquarium of the Bay” var, birçok deniz canlısı sergileniyor. Zaman kıtlığından ben gezemedim, vaktiniz varsa dolaşın derim.
- Lombard Street‘i mutlaka ama mutlaka görün. San Francisco’nun sembolü sokaklardan biri. Arabalar döne döne iniyor ve hava da güzelse, hele bir de baharda gittiyseniz, rengarenk çiçeklerle çok güzel bir görüntü oluşuyor.
- Lombard Street’in tepesine çıktığınızda Cable Car denen, ve İstiklal caddesindeki tarihi tramvaya benzeyen, bir ulaşım aracı göreceksiniz. Cable Car, San Francisco’nun simgelerinden. Yer bulabilirseniz binin derim. Zaten bu aracı kullananların çoğu turist.
- Chinatown’ı görebilirsiniz, ama daha önce herhangi bir şehirde (Londra, New York) Chinatown gördüyseniz gitmenize değmeyebilir. Biz gittiğimizde sonbahar şenlikleri olması dışında çok ilgi çekici bir şey yoktu.
- Union Square şehrin merkezinde bir meydan. Şehrin merkezini gezerseniz zaten mutlaka görürsünüz. O yüzden şehrin merkezini gezin, hatta güzel bir yerde Steak (biftek) yiyin derim.
- Araba kiraladıysanız, şehrin dışında yer alan Stanford Üniversitesini de görebilirsiniz. Kampüsü etkileyici. Akşam yemeğini de Stanford’a çok yakın olan Palo Alto denen yerleşim yerindeki Gyros isimli Yunan restoranında yiyebilirsiniz. Aslında menüdekiler Türk yemekleri ve sahibi de Türk. Ancak konumlandırmasını Yunan Restoranı olarak yapmış, çünkü söylediğine göre Yunan yemeği markası, daha çok müşteri getiriyormuş Türk yemeğine göre. Düşündürücü buldum.
- Haight Ashbury denen ve şehre yakın olan yeri de mutlaka görün. 80’li yılların hippi yaşam tarzını korumuş, çok ilginç insanların ve rengarenk evlerin olduğu bir yer. Görmeye değer.
Bir sonraki yazıda ise New York’u anlatacağım.